Olmak istediğim. Fiziksel olarak yani.
Evet sözlük, bildiğiniz üzere bugünün gündemi intern maaşlarının asgari ücrete yükseltilmesi. ("asgari ücrete yükseltmek" eylemi de çok komik, asgari en düşük demek değil mi? Herhangi bir şey asgari'ye nasıl yükseltilebilir ki? Kafamda deli sorular.) neyse işte sözlük, intern maaşlarına yapılan bu zammın çeşitli konularda birtakım problemlere neden olmasından korkuyorum. Mesela sömürülmekten korkuyorum. İntern olmak zaten sömürülmek demek biraz ama demek istediğim şeyi anladınız diye düşünüyorum. Bu sömürünün şiddetinin artmasından korkuyorum. Saçma sapan insanların takınabileceği saçma sapan tavırlardan korkuyorum, endişeleniyorum. Bunu tam olarak ifade edememiş olabilirim ama bu kadarcık kelimeyle dahi bu konuda beni anlayacağınıza inanıyorum. Bu ülkede ben çok fazla şeyden korkuyorum zaten, hepimiz korkuyoruz. Güzel ve sevindirici şeylerin kötü şeylere dönüşmesinden, dönüştürülmesinden korkuyorum işte. Allah hepimize yardım etsin.
Hiç korkmayın hekimler eskisi gibi saf,pasif bir grup değil artık.Kapı gibi hekim sendikaları ve hekimler arasında inanılmaz bir birlik var.Hekim dışı hiçbir personelin bizimle ilgili dediği şeyleri ciddiye bile almayın zaten cevap verilmeyi haketmiyorlar.Kendi içimizdeki mobbingci,dinozor tayfa ise artık kolay kolay hiçbir hekimi ezemeyecekler emin olun.
Henüz sevinmiyorum, size de sevincinizi ertelemenizi tavsiye ediyorum çünkü biliyorum ki burası Türkiye ve burda çok şey hayal kırıklığı ile sonuçlanır. Emin olana kadar böyle bir bilgi yokmuş gibi davranmak lazım. Emin olmak için de maaşınızın yükseltilmiş şekilde yatırılmasını beklemelisiniz.
Sevinin bence, buradan dönüş yok :)
Burası Türkiye olsa bile mi?😅
Kesinlikle. Bu karar o şüphe edilecek karar değil. Uygulanır. Zaten çok gecikmiş olması gereken bir şeydi.
Evet, şimdiye kadar çoktan yapılmış olması gereken bir şeydi gerçekten. Hepimiz için hayırlı olsun diyelim :)
Düşünüyordu, gerçek anlamıyla bir kez olsun anlaşıldım mı diye. Fazla düşünmemeye karar verdi, çünkü vereceği cevap onu üzebilirdi. Aslında düşündü de, düşünmesine gerek yoktu ki bunu, cevabı zaten belliydi. Fark etti ki cevabı bildiği halde üzülmüyordu. Kabulleniş miydi bu? Anlaşılmıyordu. Öyle bir derdi de yoktu doğrusu. Eskiden vardı belki, emin değildi. Ama artık yoktu, bundan emindi. Anlaşılmak için herhangi bir çabaya da girmiyordu. Anlatmıyordu bile. Ve diyordu ki, anlatmamak gerçekten çok güzelmiş. Anlaşılmayan insanlar için özellikle. Anlatmadığınız zaman anlaşılma beklentiniz de olmuyordu. Evet anlamıyorlar, ama ben de anlatmıyorum zaten diyebiliyordunuz. Anlaşılması kolay biri değildi, hiçbir zaman da olmamıştı. Fark etti ki anlamamaları daha güzeldi. Onlar anlamasalar da olurdu yani. Anlamayı hak etmiyorlardı çünkü. İnsan anlaşılmak için bu kadar çabalamak zorunda kalmamalıydı. Anlamak isteyen bir yolunu bulup anlamaz mıydı?
Geçen gün yeni ütülenmiş şallarımdan birini örtecektim sözlük. Güzelce ütülenmiş bir şey, çok kolay şekil alması ve düzgün durması lazım değil mi? Öyle olmadı. Bir türlü istediğim şekli veremedim önüne, uğraştırdı beni. Neyse bir şekilde hallettim. Eve dönünce şalı çıkardım, öylesine katladım ve dolaba koydum. Kırışmıştı doğal olarak. Birkaç gün sonra yine aynı şalı kullanmak istedim. Ütülemeye gerek duymadım. O kırışık şal öyle kolayca şekil aldı ve o kadar istediğim gibi durdu ki anlatamam. Şimdi bunu bize neden anlattın ki diyebilirsiniz, haklısınız. Yaşadığım bu sıradan olayı düşündüm ve dedim ki hayat da böyle biraz, insanlar da böyle. Bir şeyleri bazen kendi haline bırakmak lazım, çok düzgün olsun diye çabaladığımız şeyler her zaman çok düzgün olamıyor. Ya da üstüne titriyoruz insanların, karşılığında çok saçma şeylerle karşılaşıyoruz. Öyle işte, ütüsüzken daha güzel bazen. Bırakalım dağınık kalsın bazı şeyler.
Sabah sabah aklıma küçükken yaptığımız çok iyi bir şey daha geldi. Evin içinde çadır kurmak. Küçük çocuklar için küçücük çadırlar var ya, ondan kurduğumuz da oluyordu ama onu boş verin. Salonun ortasına ya da balkona kocaman bir çadır kuruyorduk, birkaç kişilik kamp çadırı. Yaz tatillerinden birinde birkaç gün toplamamıştık, günlerce çadırın içinde oturmuştuk, oyun oynamıştık, uyumuştuk. Harika bir şeydi. Evin içinde ayrı bir evimiz var gibiydi.
Neyse, ben gideyim de ev halkını bir darlayayım salona çadır kuralım diye. Pazartesi gününe kadar kaliteli bir tatil yapayım🥳💃
Neyse, ben gideyim de ev halkını bir darlayayım salona çadır kuralım diye. Pazartesi gününe kadar kaliteli bir tatil yapayım🥳💃
Kardeşlerimle aynı odayı paylaşıyorduk çoook uzun zaman önce. Geceleri uyumadan önce birbirimize komik şeyler anlatıyorduk. Genellikle ben komik bir şeyler anlatıyordum onlar gülüyordu. Ama gerçekten çok eğlendiklerini hatırlıyorum. Şimdi büyüdüler, anlattığım şeyleri komik bulmuyorlar artık, "ablam yine cem yılmaz gibi maşallah" vb. cümleler kurarak alay ediyorlar esprilerimle, oysa gayet de komik biriyim. Kardeş terörü işte...
Geçen gün bir entrymde daha anlatmıştım, babamın geceleri bize kitap okumasını da özlüyorum sözlük. Hikaye, masal filan dinleyerek uyumak çok güzel ve özel bir şey.
Uyku saatimiz vardı ama bazen yattığımız halde uyumazdık. Çok eğlenceli bir oyunumuz vardı, sessizce kalkıp yerde sürünerek oturma odasına doğru giderdik. Gizli görev oyunu işte. Annemle babam bizi görmeden, duymadan karanlıkta dolaşıyoruz öyle, kapının kenarından onları izliyoruz filan. Birbirimize direktif veriyoruz, biri bir yeri gözetliyor, diğeri başka bir yeri vs. Arada bir kendimize hakim olamayıp gülüyorduk, çok eğleniyorduk gerçekten.
Bir tane oyunumuz daha vardı. Babaannemlere gittiğimiz zaman oynuyorduk bu oyunu çünkü ana karakter babaannemdi. Babaannemin yatsı namazını bitirmesini bekliyoruz sessizce. Zaten karanlıkta kılıyordu, karanlık olması önemli. Namazı bitirince etrafını sarıp saçma sapan bir şeyler yapıyorduk. Ayin oyunu gibi. Çok çılgın bir ortam ama. Gıdıklama, mıncıklama, biraz dans, Kızılderili etkinliği gibi bir şey. Babaannem de eğleniyordu. Acayip iyi bir aktiviteydi. Kahkahalar havada uçuşurdu. Keşke yine yapsak.
Geçen gün bir entrymde daha anlatmıştım, babamın geceleri bize kitap okumasını da özlüyorum sözlük. Hikaye, masal filan dinleyerek uyumak çok güzel ve özel bir şey.
Uyku saatimiz vardı ama bazen yattığımız halde uyumazdık. Çok eğlenceli bir oyunumuz vardı, sessizce kalkıp yerde sürünerek oturma odasına doğru giderdik. Gizli görev oyunu işte. Annemle babam bizi görmeden, duymadan karanlıkta dolaşıyoruz öyle, kapının kenarından onları izliyoruz filan. Birbirimize direktif veriyoruz, biri bir yeri gözetliyor, diğeri başka bir yeri vs. Arada bir kendimize hakim olamayıp gülüyorduk, çok eğleniyorduk gerçekten.
Bir tane oyunumuz daha vardı. Babaannemlere gittiğimiz zaman oynuyorduk bu oyunu çünkü ana karakter babaannemdi. Babaannemin yatsı namazını bitirmesini bekliyoruz sessizce. Zaten karanlıkta kılıyordu, karanlık olması önemli. Namazı bitirince etrafını sarıp saçma sapan bir şeyler yapıyorduk. Ayin oyunu gibi. Çok çılgın bir ortam ama. Gıdıklama, mıncıklama, biraz dans, Kızılderili etkinliği gibi bir şey. Babaannem de eğleniyordu. Acayip iyi bir aktiviteydi. Kahkahalar havada uçuşurdu. Keşke yine yapsak.
Medeniyetsizliğin göstergesidir, hayal kırıklığıdır, insanlardan nefret ediyor olmamın en büyük nedenlerinden biridir, huzursuz edicidir, benim için kanayan bir yaradır, içimden de olsa çizgimi bozmama sebep olan şeylerden biridir. Üzülerek söylüyorum ki ülkemizdeki İnsanların çoğuna saygılı ve kibar davrandığınızda karşılığında size saygısızlık yaparlar. Ülkemizin insanları kendilerine nazik davranan, kolaylık sağlamaya çalışan, anlayışlı, çözüm odaklı insanlara saygı duymazlar. Alttan almayı, sakin olmayı, dinlemeyi, kırmamayı eziklik olarak görürler. Anlayışlı, kibar, sabırlı davrandıkça tepenize çıkarlar. Ama tabiri caizse kendilerine "köpek çeken", bağıran çağıran, anlayışsız, sabırsız, saygısız, kaba insanlara saygıda kusur etmezler. Çok yazık. Saygı görmek için saygısız, kaba, anlayışsız olmak gerekiyor herhalde. Birçoğunun anladığı dil bu ne yazık ki. Peki bu dilden anlıyorlar diye bu dilde mi konuşacağız? Hayır. Öyle yaparsak ne farkımız kalır? İnadına nazik olmak lazım. Tabi sınırlarımızı, mesafemizi korumayı bilerek. Yani herkese karşı kibar olmak ama insanların bizi ezik olarak görüp saygısızlık yapmalarına müsaade de etmemek lazım. Yani nazik olacağız diye Medeniyetsiz sürüsüne kendimizi ezdirecek de değiliz. :(
Gece gece sinirlendim :/
Baş belasıdır, sıkıntıdır, derttir. Hem kendisine derttir, hem diğer insanlara.
Çok haklı bir entry
Maalesef. Keşke bu kadar haklı ve gerçek olmasaydı :(
Kesinlikle yalnızlık. Bir tane şarkıda şöyle bir söz var: "yalnızlık senden kolay, hiç yorma kendini." hayatımdaki insan hayatımı zorlaştırıyorsa, bana iyi hissettirmiyorsa, hayatımı güzelleştirmiyorsa, bana kötü geliyorsa vs vs. O insanı neden hayatımda tutayım ki? Hayat kısa, kötü ilişkilere harcayacak vaktimiz olduğunu sanmıyorum. Her türlü ilişkiden söz ediyorum, sadece partner olarak düşünmeyin, kötüyse uzak dursun. Mutlu ve huzurlu olmayı, iyi hissetmeyi, güzel şeyleri hak ediyoruz. bize bunları sağlamayan ilişkilere hayatımızda yer vermemeliyiz diye düşünüyorum. Zaten benim kafam kaldırmıyor kötü hissettiren şeyleri, içim de almıyor. Bir şekilde kaçmaya, uzaklaşmaya çalışıyorum. Böylesi daha iyi.
Kimseyi üzmeyin ama sizi seven ve size değer veren insanları hiç üzmeyin. İnsanlar size olan sevgilerinden ötürü yaptıklarınızı bir süre tolere edebilir, sizi alttan alabilirler. Ama bu her zaman böyle olacağı anlamına gelmez, bir yerden sonra sabırları tükenecektir. Bu da demek oluyor ki size değer veren insanları üzmeniz onları kaybetmenizle sonuçlanabilir. Unutmayın ki yaptığımız her şeyi aslında kendimize yapıyoruz.
İnsanları üzmeyin, hassas kalpli insanları hiç üzmeyin. Size ufak ve önemsiz gelen bir hareket ya da söz birilerine çok ağır gelebilir. Yapılan bir şey, söylenen bir söz karşınızdaki insanın dengesini bozabilir. Belki zaten yeterince problemi olan biridir ve sizin küçük bir davranışınız bile o kişiyi çok sarsabilir.
Üzmeyin. Hayat üzmek için de üzülmek için de çok kısa. Sözler, davranışlar hep iz bırakır. İnsanlarda güzel izler bırakmaya çalışmak lazım.
Üzmeyin, çünkü ne gerek var? :)
İnsanları üzmeyin, hassas kalpli insanları hiç üzmeyin. Size ufak ve önemsiz gelen bir hareket ya da söz birilerine çok ağır gelebilir. Yapılan bir şey, söylenen bir söz karşınızdaki insanın dengesini bozabilir. Belki zaten yeterince problemi olan biridir ve sizin küçük bir davranışınız bile o kişiyi çok sarsabilir.
Üzmeyin. Hayat üzmek için de üzülmek için de çok kısa. Sözler, davranışlar hep iz bırakır. İnsanlarda güzel izler bırakmaya çalışmak lazım.
Üzmeyin, çünkü ne gerek var? :)
Erkeklerin bu diziye olan bağlılıkları çok ilginç ya. Az önce kardeşim diğer kardeşime Süleyman çakır vurulduğunda mermiler neresine isabet etti diye sordu ve sınava tabi tutulan kardeşim soruyu cevapladı gerçekten. Şaşkınlıkla izledim.
Vücuda kan pompalamanın yanında başka pek çok görevi bulunan organımız. O görevleri tıp kitapları yazmaz ama, herkes tarafından bilinen görevler değiller. Biyolojik olarak yapmıyor çünkü o işleri. Kalp değildir o işleri yapan diye düşünüyor olabilirsiniz ama bence kalp yapıyor, ben bir süredir öyle hissediyorum.
Ya sözlük az önce babaannem aradı, önce korktum biraz bu saatte aradığını görünce, sonra neden aradığını tahmin ettim. Gece nöbet tutacağımı söylemiştim, bu gece değildi aslında ama babaannem o kısmı yanlış anlamış herhalde. Nöbette olduğumu sandığı için aramış. Yalnız olmayacağım belli bir şey ve hastanede neden korkayım ama kendi kendine endişelenmiş ortalıkta fazla insan yoksa ve bu nedenle korkarsam filan diye. Of sözlük, ağlayacağım şimdi, pamuk gibi oldum gece gece. Kıyamam ya🥺🥺
Çok şanslısınız sayın clarice starling :'))
😊🥺🙃
Ay'ı izliyorum. Mükemmelden daha mükemmel. Hem şekli hem de rengiyle çok özel görünüyor. Görmek biraz zor çünkü çok ince ama fırsatı olan lütfen gidip Ay'a baksın. Ama dikkatli olun çünkü güzelliğinden bayılabilirsiniz.
Zor, belki imkansız. Çaresizce istediğimiz, umduğumuz, peşinde olduğumuz. Tek derdimiz bu bazen. Anlaşılmak için çabalayıp duruyoruz, her şeyin çözümü sanıyoruz anlaşılmayı. Belki de öyledir. Bir kez olsun gerçekten anlaşılsak içimizin çiçekleri açacak belki.
Kim bu güzellik? Aa benmişim.
Hayırlısı olsun... Ay pardon, hayırlı olsun diyecektim. 😔
Hayırlısı olsun... Ay pardon, hayırlı olsun diyecektim. 😔
Kardeşin;
1. Ben bir işle uğraşırken bana yiyecek içecek bir şeyler getireni,
2. Ağladıktan sonra koridorda karşılaştığımızda ağladığımı fark etmemiş gibi davrananı,
3. Dışarı çıkalım dediğimde saat fark etmeksizin benimle dışarı çıkanı,
4. Saçma sapan fikirlerimi saçma bulmayıp ayak uyduranı makbuldür.
1. Birkaç günlüğüne evden ayrıldığımda fırsattan istifade bilgisayarımı alıp geri vermeyeni,
2. Çocukken yaptığım salaklıkları durup dururken hatırlayıp ortalıkta anlatanı,
3. Kitaplarımı izinsiz alıp kendininmiş gibi kullananı,
4. Arabada dj olmama izin vermeyip kendi istediği şarkıları açanı makbul değildir.
1. Ben bir işle uğraşırken bana yiyecek içecek bir şeyler getireni,
2. Ağladıktan sonra koridorda karşılaştığımızda ağladığımı fark etmemiş gibi davrananı,
3. Dışarı çıkalım dediğimde saat fark etmeksizin benimle dışarı çıkanı,
4. Saçma sapan fikirlerimi saçma bulmayıp ayak uyduranı makbuldür.
1. Birkaç günlüğüne evden ayrıldığımda fırsattan istifade bilgisayarımı alıp geri vermeyeni,
2. Çocukken yaptığım salaklıkları durup dururken hatırlayıp ortalıkta anlatanı,
3. Kitaplarımı izinsiz alıp kendininmiş gibi kullananı,
4. Arabada dj olmama izin vermeyip kendi istediği şarkıları açanı makbul değildir.
Yürekdede ile Padişah isimli kitabın yazarı. Babam biz küçükken geceleri uyumadan önce kitap okurdu bize. Bu kitabı da okumuştu, hepsini bir günde değil tabi, her gün biraz biraz. Güzel günlerdi sözlük, bazen o günlere geri dönmek istiyorum. Birisi bana kitap okuyarak beni uyutsun istiyorum. :(
En yakın arkadaşıma demiştim ki "beni tek bir kelimeyle özetler misin?", ismimi söylemişti. Teşekkürler gerçekten ahahahha.
Tek kelimeyle özetlemek istemiyorum, belki daha fazla düşünüp tek bir kelime bulabilirim kendim için ama şimdilik birkaç kelimeyle özetlesem olmaz mı sözlük? Lütfen olsun çünkü.
"zıtlıkların mükemmel olmayan uyumu"yum ben. 4 kelimeyle özetledim. Teşekkürler.
Tek kelimeyle özetlemek istemiyorum, belki daha fazla düşünüp tek bir kelime bulabilirim kendim için ama şimdilik birkaç kelimeyle özetlesem olmaz mı sözlük? Lütfen olsun çünkü.
"zıtlıkların mükemmel olmayan uyumu"yum ben. 4 kelimeyle özetledim. Teşekkürler.
Benim için bir ihtiyaç. Hem maddi hem manevi bir ihtiyaç. Çekiyor beni kendine, olmazsa olmaz bir şey. Bazen ben sağlıyorum, bazen kendi kendini sağlıyor. İki türlüsü de güzel.
En mutlu ve huzurlu olduğum anları düşünüyorum, neredeyse hepsinde yalnızım. Bazılarında insanlar var etrafımda, arkadaşlarım var, ailem var ama yine de yalnızım. Bir şeylerin güzelliğini daha iyi idrak ediyorum kendimle baş başayken. Keyif duyduğum şeyleri daha iyi içselleştiriyorum.
Bazen maddi olarak sağlayamıyorum ortam şartlarından ötürü. Huzursuz oluyorum öyle zamanlarda. Bir yolunu bulup uzaklaşmam gerekiyor, birkaç dakikalığına da olsa.
Bazen kalabalıkların içinde soyutluyorum kendimi, her zaman bilerek değil, istemsizce oluyor bazı durumlarda. Böyle durumlarda yanımdakiler batıyor bazen dürüst olmak gerekirse. Manevi yalnızlığımı maddi yalnızlıkla taçlandırmak istiyorum ama her zaman mümkün olmuyor bu tabi ki. Rahatsız edici bir durum, geriliyorum ama yapacak bir şey yok, idare ediyoruz diyelim.
En mutlu ve huzurlu olduğum anları düşünüyorum, neredeyse hepsinde yalnızım. Bazılarında insanlar var etrafımda, arkadaşlarım var, ailem var ama yine de yalnızım. Bir şeylerin güzelliğini daha iyi idrak ediyorum kendimle baş başayken. Keyif duyduğum şeyleri daha iyi içselleştiriyorum.
Bazen maddi olarak sağlayamıyorum ortam şartlarından ötürü. Huzursuz oluyorum öyle zamanlarda. Bir yolunu bulup uzaklaşmam gerekiyor, birkaç dakikalığına da olsa.
Bazen kalabalıkların içinde soyutluyorum kendimi, her zaman bilerek değil, istemsizce oluyor bazı durumlarda. Böyle durumlarda yanımdakiler batıyor bazen dürüst olmak gerekirse. Manevi yalnızlığımı maddi yalnızlıkla taçlandırmak istiyorum ama her zaman mümkün olmuyor bu tabi ki. Rahatsız edici bir durum, geriliyorum ama yapacak bir şey yok, idare ediyoruz diyelim.
İyi sır tutuyorlar. Sağ olsunlar.
"Keşke yağmuru çağıracak kadar güzel olmasaydım
Ölüm ve acılar çatsaydı beni
Düşüncem yapma çiçekler kadar gösterişli ve parlak
Sözlerim ihanete varacak doğrulukta olsaydı."
Ölüm ve acılar çatsaydı beni
Düşüncem yapma çiçekler kadar gösterişli ve parlak
Sözlerim ihanete varacak doğrulukta olsaydı."
Yaz mı planları? 1 temmuzda internlüğe başlamak yaz planı sayılıyor mu?
Kazasız belasız, dertsiz tasasız bir internlük geçirirsiniz inşallah.
İnşallah sayın yazar, çok teşekkür ederim güzel dileğiniz için :))
Başarılar dilerim, iyi bir internlük dönemi geçirip ardından insanlara şifa olacağınız günleri göreceğimizden eminim.
Çok teşekkürler sayın objector :)
Dokunulmaz olduğum yer. Yaz tatilinde birkaç günlüğüne anneanneme kalmaya giderdik. Annem azıcık bile bize kızacak olsa anneannem hemen müdahale ederdi, bize kızdığı için anneme kızardı. İstediğimiz gibi takılırdık ve annem bile bir şey diyemezdi. Çok keyifli bir şey bu. Düşünsenize, annenizin annesinin evi. Anneniz size kızmaya kalktığında kendi annesinden azar işitiyor.
Çok güzel şeyler yaptım aslında bugün. Ama aynı zamanda tahammül etmek durumunda kaldığım şeyler de vardı, defalarca kusmak istedim ama kusamadım. Bugünü kusmadan tamamlarsam kendime bir hediye alacağım dedim kendi kendime.
Bir kız düşünün, yaklaşık olarak saat 16'dan 24'e kadar nişanlısıyla vakit geçirdi. Yetmedi, şimdi de telefonda görüntülü konuşuyorlar.
Şimdi başka bir kız düşünün. Bu kız da saatlerdir bu nişanlı çiftin yanında delirmemek için çabalıyor. Bu kız kuzenine yani nişanlı olan kıza dedi ki, "bak zaten nişanlınla tanıştırdın beni, yürüyüş yaptık, kahve içtik. Biz gezmeye giderken gelmesine gerek yok bu kez. Ben seninle vakit geçirmek istiyorum." Ama nişanlı olan kız dinlemedi, çocuğu yani nişanlısını haftada 4 gün görüyormuş normalde ve o şekilde görmezse ağlarmış. Ki gerçekten ağlayabilir. Çocuk da balık burcuymuş, alınırmış. Sen gelme diyemezmiş o nedenle.
Bakın, normal bir çift olsa tamam. Bir şey demeyeceğim. Ama şımarıklar yemin ederim şımarıklar. Kız zaten çocuksu biri ama çocuğun yanında ekstra bir şeyler oluyor. Sesini değiştiriyor resmen, ilginç bir şeyler yapıyor, tam olarak anlayamıyorum. Kendi kendinizeyken ne istiyorsanız yapın ama ne olur kendi kendinize olmadığınızda bunun farkında olup ona göre davranın. Saçma sapan inatlaşmalar mı dersiniz, birinin yapma dediği şeyi diğerinin inatla şakalaşarak yapması mı dersiniz, ara ara çok yapmacıklaşan tavırlar mı dersiniz, dışarıdan anlaşılmadığını sanarak ya da umarak mırıltı şeklinde konuşmalar mı dersiniz. Tamam, birbirinizin her türlü şeyine saçma sapan karışmak isteyebilirsiniz ama ben duymak zorunda mıyım? Ya Allah aşkına, en azından ortalıkta biriniz diğerinizi beslemesin mesela. Zaten şımarıklıklara asla tahammül edemeyen biriyim, bir de yaklaşık 25 yaşında olan insanlar yapınca hiç çekilmez oluyor. Neyse diyorum kendi kendime biraz uzaktan yürüyeyim, gelmiş bana diyor ki bizim önümüzden yürü, başına bir şey gelmesin. Başıma ne gelebilir kaldırımda dümdüz yürürken? Yani hadi birbirinizi 10 yaşında görüp saçma sapan şeyler yapıyorsunuz da bana neden aynı tavır?
En sinir bozucu olan şey ise her çifti kendileri gibi sanıyor olmaları. Eskiden ona da mide bulandırıcı gelirmiş ama nişanlanınca böyle olmuş. Tanımasam inanacağım.
Gerçekten bir ara çığlık atacaktım siz ne yapıyorsunuz, kendinize gelin diye ama kendimi tuttum.
Evet bugün güzel şeyler de yaptım ama bu güzel şeyleri yaparken gerçekten ömrümden ömür gitti. Allahım, saçma sapan çiftlerin yanında üçüncü kişi olarak yer almak zorunda bırakılmaktan sana sığınırım.
Not: yemin ederim hala görüntülü konuşuyorlar. Sana yüz üzerinden yüz puan veriyorum dedi az önce. Yüz üstü yatma diyor bir de ne alakaysa.
Ya nolursunuz ya🤦♀️
Bir kız düşünün, yaklaşık olarak saat 16'dan 24'e kadar nişanlısıyla vakit geçirdi. Yetmedi, şimdi de telefonda görüntülü konuşuyorlar.
Şimdi başka bir kız düşünün. Bu kız da saatlerdir bu nişanlı çiftin yanında delirmemek için çabalıyor. Bu kız kuzenine yani nişanlı olan kıza dedi ki, "bak zaten nişanlınla tanıştırdın beni, yürüyüş yaptık, kahve içtik. Biz gezmeye giderken gelmesine gerek yok bu kez. Ben seninle vakit geçirmek istiyorum." Ama nişanlı olan kız dinlemedi, çocuğu yani nişanlısını haftada 4 gün görüyormuş normalde ve o şekilde görmezse ağlarmış. Ki gerçekten ağlayabilir. Çocuk da balık burcuymuş, alınırmış. Sen gelme diyemezmiş o nedenle.
Bakın, normal bir çift olsa tamam. Bir şey demeyeceğim. Ama şımarıklar yemin ederim şımarıklar. Kız zaten çocuksu biri ama çocuğun yanında ekstra bir şeyler oluyor. Sesini değiştiriyor resmen, ilginç bir şeyler yapıyor, tam olarak anlayamıyorum. Kendi kendinizeyken ne istiyorsanız yapın ama ne olur kendi kendinize olmadığınızda bunun farkında olup ona göre davranın. Saçma sapan inatlaşmalar mı dersiniz, birinin yapma dediği şeyi diğerinin inatla şakalaşarak yapması mı dersiniz, ara ara çok yapmacıklaşan tavırlar mı dersiniz, dışarıdan anlaşılmadığını sanarak ya da umarak mırıltı şeklinde konuşmalar mı dersiniz. Tamam, birbirinizin her türlü şeyine saçma sapan karışmak isteyebilirsiniz ama ben duymak zorunda mıyım? Ya Allah aşkına, en azından ortalıkta biriniz diğerinizi beslemesin mesela. Zaten şımarıklıklara asla tahammül edemeyen biriyim, bir de yaklaşık 25 yaşında olan insanlar yapınca hiç çekilmez oluyor. Neyse diyorum kendi kendime biraz uzaktan yürüyeyim, gelmiş bana diyor ki bizim önümüzden yürü, başına bir şey gelmesin. Başıma ne gelebilir kaldırımda dümdüz yürürken? Yani hadi birbirinizi 10 yaşında görüp saçma sapan şeyler yapıyorsunuz da bana neden aynı tavır?
En sinir bozucu olan şey ise her çifti kendileri gibi sanıyor olmaları. Eskiden ona da mide bulandırıcı gelirmiş ama nişanlanınca böyle olmuş. Tanımasam inanacağım.
Gerçekten bir ara çığlık atacaktım siz ne yapıyorsunuz, kendinize gelin diye ama kendimi tuttum.
Evet bugün güzel şeyler de yaptım ama bu güzel şeyleri yaparken gerçekten ömrümden ömür gitti. Allahım, saçma sapan çiftlerin yanında üçüncü kişi olarak yer almak zorunda bırakılmaktan sana sığınırım.
Not: yemin ederim hala görüntülü konuşuyorlar. Sana yüz üzerinden yüz puan veriyorum dedi az önce. Yüz üstü yatma diyor bir de ne alakaysa.
Ya nolursunuz ya🤦♀️
Böyle tipler insanı ilişkiden soğutur gerçekten ya
Sormayın. Sadece ilişkiden değil hayattan soğudum gerçekten :(
Okurken baygınlık geldi be Allah kolaylık versin :(
Bu çift amcaogluna bağladığı zaman güncelleme istesek olur mu sn yazar bxndnsmms
Ben aslında sevindim biraz birbirlerini buldukları için. Böyle insanlar normal insanlarla ilişki kuramıyorlar zira. En azından kendi çaplarında yuvarlanıp giderler hahahahahah:)))
Güncelleme yaparım tabi kayda değer bir şey olursa ahhaah
3 yaşında olanlarınız haricindekiler lütfen 3 yaşında gibi davranmasın. Çok sinir bozucu, itici ve mide bulandırıcı oluyor.
Diyorum sözlük. Her zaman değil ama çoğu zaman diyorum. İstemediğim bir şeyi reddetmek en doğal hakkım. Ben diyorum ama bazen hayır demek yetmiyor. Karşınızdaki kişinin "hayır" dan anlaması lazım.
gökten değil, yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına yağar bazen.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?